Derkenar Metnin Neyidir:

Leyla ve Mecnun Mesnevisinin Derkenar Yazıları

KADİR TURGUT 

 

Eserlerin derkenarlarında yazılanların çoğunlukla ortadaki metinle ilişkili olduğu bu eserleri kaynak olarak kullananların tecrübelerinden bilinmektedir. Ancak bu ilişkinin niteliği ve sınırları hakkında belirgin değildir. Bu yazıda derkenar ile metin arasındaki ilişkiler incelenmeye çalışılacaktır. Bu yazıyı hazırlamama neden olan bir ozanın iki dizesi oldu. “Yazanlar Leylâyla Mecnûn kitâbın / Sümmânî’yi der-kenara yazmışlar” Burada şairin adının derkenara yazılması ilk bakışta geride kalmak, önemsiz sayılmaktan şikâyet nedeni olarak akla geliyor. Ancak Mecnunun anlatıldığı şairin adının kaydedilmesi, şaire yer verilmesi, hak ettiği yerde anılması demek olabilir. Hatta adeta asıl anlatılması gereken budur anlamına da gelebilir. Bu iki dizenin anlattığı durum bütün metinlerin derkenarları için geçerli olabilir. Derkenara yazılanlar metne alınmayan ibareler olabileceği gibi metnin eksiğini tamamlayan ibareler de olabilir. Bu makalede Nizâmî’nin Leyla ve Mecnun adlı eserinin nüshalarındaki derkenar yazıları bu açıdan incelenecektir. Derkenarlardaki ibarelerin hangi türden olduğu anlaşılmaya çalışılacaktır. Derkenar yazılarının metni metinden çıkmış ya da metne girmiş olması durumları da ele alınacaktır. Ele alacağımız eser bağlamında derkenar yazılarının metinle ilişkileri ele alınacaktır. Şimdiye kadar yapılan ön çalışmalar derkenar yazılarında metnin eksik kalan beyitleri, bazı mısraların çevirileri, bazı ibarelerin açıklamaları, tashihleri görülmektedir. Çalışmada bütün derkenar notları derlenerek bu notların metne ne kattığı, bu notlar olmadan metinde nelerin eksik kalacağı anlaşılmaya çalışacaktır.
 

Yazmadaki Kayıtları Sınıflamak: Eylem Temelli Kuyûdât Tasnifi

Berat Açıl

Osmanlı öncesi İslam toplumlarında ve Osmanlı döneminde oluşturulmuş yazmalarda değişik amaçlarla ve farklı failler tarafından tutulan birçok kayıtla karşılaşılmaktadır. Bu kayıtlar, bir eserin fikir olarak yazarın zihninde ortaya çıkmasından nüsha olarak yazılması, çoğaltılması, okunması, okutulması ve muhafazasına kadar geçen zaman diliminde ortaya çıkabilir. Bu süreçte; telif, istinsah, kıraat, mukabele, fihrist ve teftiş gibi çeşitli kayıt türlerine tesadüf edilmektedir. Bu kayıtlar, herhangi bir eserin bir yazarın zihninden sayfalara dökülmesine, nüsha hâline getirilmesine ve nüshanın ders halkalarındaki okurlar tarafından okunmasından kütüphane raflarına varıncaya kadar başından geçen serüvenine tanıklık ederler. Öyleyse, yazmalardaki kayıtların kendilerini ve kaydedilme amaçlarını doğru bir şekilde anlamak, Osmanlı yazma kitap kültürünü anlamak için önemli bir anahtar mesabesindedir. Bu tebliğ, söz konusu amacı gerçekleştirebilmek için Osmanlı yazmalarında görülen kayıtları bir bütün olarak ele alıp onları tasnif etmeyi amaçlamaktadır. Bunu yapabilmenin birçok farklı yöntemi bulunmakla beraber bu tebliğde “eylem odaklı kuyûdât tasnifi” adını vereceğim bir yöntem benimsenmiştir. Bu yöntemle kayıtları üretim, dolaşım, kullanım ve muhafaza açısından tasnif ederek yazmaya hangi türden kayıtların, ne gibi amaçlarla kaydedildiğini tabii gelişim sürecine paralel bir şekilde göstermeyi hedefliyorum. Bu şekilde, kayıtların yazmanın üretiminden muhafazasına kadar olan süreçteki rolünü belirleyebilmek ve kayıtları eylem odaklı bir perspektifle inceleyebilmek mümkün olacaktır. Sonuç olarak, kayıtların eylem odaklı bir tasnifle ele alınması, bir yazmanın kendi tarihiyle uyumlu bir şekilde çözümlenmesini sağlayacaktır.

 

Yazma Eser Kayıtları Ne İşe Yarar: Fonksiyonu Açısından Kuyûdâtı Tasnif Denemesi

Sami Arslan

Yazma eserlerde metin dışı unsur, paratext ya da kuyûdât vs. ile anılan binlerce kayıtla karşılaşılır. Bu kayıtların makus kaderi gerek akademi ve gerekse yazma eser kataloglarında varlıklarının büyük ölçüde göz ardı edilmesiyken kayıtların bir tasnif dahilinde ele alınması ise açık bir ihtiyaçtır. Bu tebliğ de tam olarak yazma eser kayıtlarının tasnifi üzerine bir teklifte bulunacaktır. Kuşkusuz ki birçok açıdan kuyudatın tasnifini yapmak mümkündür. Söz gelimi kayıtları yazanların kaydın bulunduğu nüsha ile hukuki illiyeti açısından ya da kayıtların kronolojisi bakımından bir tasnif yapılabilir. Keza kayıtların bulunduğu yer açısından; örneğin vikaye, zahriye, derkenar, ferağ sayfası notları/kayıtları vs. tasnif yapmak da mümkündür. Bu tebliğ ise yazma eser kayıtlarını fonksiyonu açısından tasnif etmeyi teklif edecektir.  Kuşkusuz ki yazma eserlerde sosyal ve siyasal hayata, gündelik hayatın rutin eylemlerine hatta tabiat olaylarına dair yüzlerce kayıt vardır. Fakat bir yazma esere kayıt düşen okuyucunun temel motivasyonu o yazma bağlamında gerçekleşen okuma/kıraat eylemlerini tescil etmek ve o yazma eserle alakalı kendisinin mülkiyetini izhar etme endişesidir. Şu hâlde yazma eser kayıtlarındaki en temel amacın türevleriyle birlikte kıraat ve mülkiyet eylemlerinin tescil edilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu tebliğde kuyudat işte bu fonksiyonu açısından ele alınacaktır.